16 Temmuz 2011 Cumartesi



TETRA
Çok uzaktayım. Denize yüz metre uzaklıkta iki katlı kagir bir ev var. Mevsim kış. Hava kuru ayaz... Sahildeki kurumuş, keçi boynuzu rengindeki yosunlar bir adam boyu olup sarmış evin her yanını. Üst katta yalnız başına oturan yaşlı bir kadın var ve durmadan denizle konuşuyor ağzında tükürük kalmayıncaya dek. Kimi zaman sesleniyor, kimi zaman küfür ediyor. Sonra deniz yükselmeye başlıyor. Belki yetmiş seksen metre oluyor boyu. Rengi koyu yeşil... Ve karadaki bütün evleri, yolları, her şeyi kaplıyor. Kadın artık suskun. Üst kattaki penceresinden sonsuz bir dinginlikle izliyor olup bitenleri. Birkaç saniye sonra dünyanın en büyük balinası ağır hareketlerle, kuyruğunu bir o yana bir bu yana sallayarak denizin içinden çıkıp geliverince bile şaşırmıyor. Balina kuyruğuyla evin alt katındaki pencerelere şöyle bir usulca ve insanca dokunuyor. Ben balinanın üzerinde, tam kafasının üzerindeyim ve sımsıkı tutunuyorum ona. Denizin en karanlık ve mavi bizi çağırmaya başlayınca bir şeyler söylüyorum. Kadın, balina ve ben kaybolup gidiyoruz derinliklerde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder