13 Ekim 2010 Çarşamba

OKU, YAZ, HİSSET


Yeni bir kitap geçti elime. Adı "Minare Şehrinin Kadınları". Yazarı Prenses Mirza Rıza Han Arfa. Süheyl Babamın hediyesi... Sahaflardan almış. II. Abdülhamit dönemini- yaklaşık 1900-1908 yılları arasını- kapsıyor ve genç bir kadının gözünden anlatıyor İstanbul'u. Ya da yazarın deyişiyle İslambol'u. Çok dilli, kültürlü bir yer imiş buraları. Kadınların peçelerin arkasından solumaya çalıştığı, Göksu ve Kağıthane'de nispeten rahatlayıp karşı cinsle bakıştığı, hayal gücü ve umutlarıyla mutlu olduğu bir yer... Yazarı hakkında hiç birşey bilinmiyor. Kitap Almancadan çevrilmiş. Almancaya da başka dilden... Dergi, kitap.... Okudukça anlıyorum ne kadar az bildiğimi. Öğrenmek için zaman sınırlı... Yazmak, herşeyin ortasında sihirli, kocaman bir dünya...
Bir sürü konu var kafamda. İzlerken, konuşurken not alıyorum zihnimdeki deftere. Sonra kanepede kahve, müzik ve doğanın sesi eşliğinde harmanlanıyorlar. Karakterlere dönüşüyor ve kendi alemlerinde yaşamaya başlıyorlar. Satırlar arasında, kalemin ucunda ve kalbimde.En çok puslu günleri ve yağmuru sevdiklerini biliyorum. Kulağıma öyle fısıldadılar:) Geceyi Levni'nin bir minyatürü ile bitirelim...

1 yorum:

  1. Ben o kitabı okuduuuum.
    1995 civarı, fena halde Cumhuriyet kitap klübüne üye idim. Kitap ekini takip eder, orada çıkan kitaplardan alırdım beğendiklerimi. O dönemden kalma olarak kitaplığımda hala duruyor.
    Çok romantik, oryantalist bir kitap.
    Bu arada şu sıralar Tom Reiss'ın Oryantalist aldı kitabını tekrar okuyorum. gerçekten ilginç.

    YanıtlaSil